Her birey doğduğu andan itibaren bir bağlanma sistemi içerisinde dünyaya gelir ve bu sistem yaşam boyunca çevremizle bağlantı kurmamızı ve sosyalliğimize yansır.
Bağlanma kuramları, kişinin erken çocukluk döneminden ilgi ve bakımını üstlenen kişiyle kurduğu ilişkinin niteliğinin, yaşamın daha sonraki dönemlerinde onun duygu, düşünce ve davranışlarında ve kurulacak olan ilişkilerinde belirleyici bir işleve sahip olduğunu vurgular.
Bireylerin yaşama tutunma ilişkin tutumlarının sağlıklı ve sağlıksız bir şekilde gelişmesinde anne-çocuk arassında bebeklik döneminde oluşan bağ şekil verir. Çocuklar/bebekler ihtiyaç duyduğunda annesinden gereken desteği görürse, buna göre düşünceler oluşturur.
Eğer anne olumsuz bir tepki verirse desteklenmeye değersiz bir göz ile kendine bakabilir. Annenin görevi çocuğun, yalnız ağız yoluyla beslenmesi, altının temizlenmesi, korunması değil. Anne ile bebek arasında sosyal anlamda yoğun ve güven veren bir ilişkisi olmalıdır.
Bebeklikte kurulan bağlanma stili çocukluktan ergenliğe kadar olan süreçte devamlı pekiştirilir, ergenliğin sonunda daha sürekli ve değişime karşı daha dirençli bireyler olurlar. Hayatının sonrasında ise ilişkilerinde de bu durumu kullanırlar.
İnsanlar ilişkilerinin temelini ilk ilişkilerinden öğrenir. Bu nedenle ebeveyn ve bebek arasındaki ilişkide güvenli bir bağın oluşması yaşamanın sonrası için önemlidir. Ebeveyn çocuğunun temel ihtiyaçlarından ziyade sosyal bir yakınlık ve güven ilişkisi kurarsa, çocuğunuzun sonraki hayatına da yardımcı olmuş olur.
Yetişkin bir birey olduğunda başkalarıyla ilişkilerimizde bağlılıkta sağlıklı yollar izlememiz tamamen hayatımıza yansır.